Açıklama
Herkes kendini sorgulayacak ve doğruyu bulma uğraşına girecek, lakin doğru tektir, o da gerçektir!
Kendinizle yüzleşme zamanı!
Kendinizle yüzleşme zamanı!
Türü | : | Set |
Sayfa Sayısı | : | 1008 |
Kapak | : | Karton |
Kağıt | : | 2. Hamur |
Basım Yılı | : | 2021 |
Dili | : | Türkçe |
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- Yorumlar (0)
- Tavsiye Et
-
CANIMA SUSUYORUM
Bakarsın atar tepemin tası!
Bi telefon açarım sana
‘Bırak tası tarağı gidiyoruz’ derim
Ne mesaisi kalır saatlerin
Ne de başı sonu haftanın
Eni sonu ölümlüyüz der
Bize ayrılan süreyi yaşarız dolu dolu
Gün biter, gün gelir mahşerde dikiliriz
‘Hesaplar benden’ derim ve sığınırız rahmete
Pek bir sermayemiz olmaz da kulluktan yana
Halimiz Allah’ın kanaat notuna kalır
Bir de bakmışsın ki emir buyrulmuş ikimize
'Tutuşun elele, hadi Cennet’e” diye
Nedeni sen olursun
Neden olmasın…
(136 Sayfa)
MÜSAİT BİR YERDE GİDECEK VAR
Birileri koşar durmaksızın, birilerininse yoktur yürümeye zamanı.
Yaşanırken hayat birilerince, hiç yaşamamıştır hâlbuki bazı soluklar.
Gidenleri izlemektir bazı vakitler ve bilirsin ki durmuştur duvarında asılı bütün saatler.
Çabaya yetişmekten öte çırpınışlardır kimileri.
Oysa anlamaz hiç biri faydasızlığı.
Akşama herkes evine dönecek nasılsa lakin hanesi yoktur bazı akşamların.
Sinsi bir siyah kuşatırken caddeleri, gün nakliyesini yapacaktı tüm yaşanamamışlıkların.
Öğrendim ki adetten dolarmış hem bütün komşu tabakları.
‘Boş değil, dolu dolu vermek gerek’ dedim içimden ve tüm o ‘boş ver’ diyenlere buradan; saygı, selam ve hürmetler!
(144 Sayfa)
ŞİZOFRENİK HALLER
İnsan acısını tarif edemediği gün ölür ya da öldürür! Gün puslu bir bakışın ilk yansıması olduğunda, güneşin batması birşey ifade etmez.
'Öldürdüm onu” dedi. 'Kimi?” dedim. 'O işte, peşimi bırakmayan adamı” dedi. 'Peki, nerde?” diye sordum. 'Yukarıda, yatak odasında” dedi soğukkanlı bir şekilde. Hızlıca üst kata çıktım. Baktım yok. Bütün odaları dolaştım, indim aşağıya. 'Bulamadın mı? Gömdüm onu…” dedi. Korku filmi sahnesini andıracak bir olaydı yaşadıklarım. Ama mezar benim çocukluğumun en büyük yarasıdır. Bir o kadar da cesaretlendirir beni. Çünkü annem ve babam bana hayvan katili gözüyle bakmasaydı, onlarla kalacak ve buralara hiç gelmeyecektim.
Ne yapacağı kestirilemeyen seri cinayetler ustasının şeytani fikir deryasında kulaç atmaya başlayabilirsiniz artık… Yusuf Öztürk yeni bir üslupla, 'yeni nesil” bir seri katil tiplemesiyle, Şizofrenik Haller üçlemesinin ilk kitabı ile karşınızda!
(128 Sayfa)
ALLAH'IN PİYONLARI
Özet
'Işığım yok benim ve pencerem, duvarlarımı yıktım, özgür bir ölüye dönmeden'
Bir piyon devleti uğruna neleri feda eder? Peki ya bir gazeteci, özel haber için neleri göze alır?
Eylem Tok, toplumsal gerçekçi yeni romanıyla karşımızda. İnsanın hissettiği acıları okura aracısız aktarmadaki ustalığıyla tanınan Tok bu kez kalemiyle, unutulmuş semtlerin üstü çizilmiş gençlerini konuşturuyor. Hırpalanmış, hor görülmüş, kökünden koparılmış insanların *yırtmak* için neler yapabileceğini gözler önüne seriyor.
Gündemin sürekli değiştiği ve dudak uçuklatan türden haberleri dahi kanıksar hale gelen Türkiye, yine benzeri ancak filmlerde gerçekleşebilecek bir kurguyla koltuklarına kilitlenecek.
Yoksunluğun ve değersizliğin kol gezdiği İstanbul’un *en tehlikeli* mahallesi... Suç, şiddet ve uyuşturucu girdabının ortasında çocukluk arkadaşı üç bitirim delikanlı... Peşpeşe işlenen ve devletin parmağı olduğundan şüphelenilen 9 seri cinayet... Akıllara durgunluk veren bir olay örgüsü... Ve çaresizlik örgüsünün ölüm sessizliğiyle atılan ilmekleri: Gizli servisin maşa tetikçileri, ideolojik piyonlar, inancını kaybeden dindarlar, sansasyon peşinde koşan gazeteciler, ezildikçe erkekleşen erkekler...
Babadağlı Yusuf, Deli Hamza ve Taykurt... Vücutlarını birbirine siper edebilecek kadar harbi bu üç canciğer makûs yazgılarını değiştirmek istediler! Ama bilmiyorlardı ki kader cilvelidir. Bazen ağlarını öyle örer ki, birbiri için ölebilecek insanlar birbirlerini öldürebilirler.
Herkes kendini sorgulayacak ve doğruyu bulma uğraşına girecek, lakin doğru tektir, o da gerçektir!
Kendinizle yüzleşme zamanı!
(400 Sayfa)
BOYUN EĞDİM
Şiir güçlünün de güçsüzün de sığınağıdır. Okunmuş efsunlanmış bir edası vardır... Ve her şair birbirinden ilham alır, birbirinin gölgesi olurlar. Fakat Ebru Olur kendi gölgesini büyüterek sergiliyor şiirlerini ve böylece kendi gölgesi olan şairlerden oluyor. Kendi olarak yansıyor satırlara ve coşkulu yazıyor. İşte asıl mesele budur...
Bahaettin Karakoç Şair- Yazar
Ebru Olur, Dağlarca'nın değimiyle 'Avucunda bir mısrayla doğan' azmiyle, çalışmasıyla bu yeteneğini geliştirerek şiir dünyasında 'ben de varım!' diye gür sesiyle haykıran hüznün duyarlı şairi... Kültür toprağı bitek, yüreği ve dili atak, halleri güzel, kalemi güçlü, sözcükleri kanatlı, lirizmle şerbetlenmiş büyük umutlar vadeden genç şairimiz... Duam ve dileğim odur ki bu kemale ermiş şiirleriniz bir an önce şiir sevdalılarına ulaşsın...
Saba Çevik Eğitimci- Edebiyatçı
(80 Sayfa)
KURSAK KRAMPLARI
Kalp ile anlayalım, kafi gelir bize…
'Kursağımda bir kramp var biliyor musun? Çıkıp gitmeye mi çalışıyor benden yoksa yutkunup yok mu saysam bilemiyorum.”
'Bırak kalsın orada. Ne zaman kaptırsan kendini dünyanın heyulasına, aklına gelir, duraksarsın. Koru onu.”
Kalbinde, senin bile bilmediğin nice hakikat, kalbinde hiç bilmediğin nice hakikat öylece durur. Umulur ki bir gün harekete geçer, biri, bir şey onu oradan söker ve vurur yukarı doğru, keskin, yakıcı, ağrılı bir kramp gibi, boğazından yukarı. Kaçmazsan, kurtulmaya çalışmazsan, inkar etmezsen… O zaman hakikat diline gelir. Anlarsın… O zaman… Yakalandığın zaman… Göze aldığın zaman…
Kalp ile anlayalım, kafi gelir bize…
(120 Sayfa)
Ürün Yorumları
Benzer Ürünler